Narin cinayetinde ailenin açıklaması öncesi vekiller oradaydı
Türkiye, günlerdir 8 yaşındaki bir çocuk neden öldürülür, nasıl bir mutabakatla cinayet gizlenir sorularının yanıtını arıyor.
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada iki kişi daha gözaltına alındı.
Güran ailesinden iki şüpheli, sahte ihbarlarla soruşturmanın seyrini değiştirmeye çalışmakla suçlanıyor.
Aile üyelerinin delil karartmak ve arama çalışmalarını sekteye uğratmak için yalan ifade verdiği, sahte ihbarlarda bulunduğu ve farklı yerlere terlik bıraktığı mahkeme kayıtlarına da geçti.
GÜRAN AİLESİ ÇOK GÜÇLÜ VE DEVLET ONLARA GÜVENİYOR
Soruşturmayı başından beri yakından takip eden İHD Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, T24’ten Cansu Çamlıbel’e yaptığı açıklamada “Tavşantepe üzerinde özellikle Ensarioğlu ailesinin çok büyük bir etkisinin olduğu söyleniyor. Burası bizim edindiğimiz bilgilere göre daima Türk sağ siyasetini desteklemiş” dedi.
Keskin özetle şunları söyledi:
“Onların genel algısı Narin’in “Yanlış bir şeye, şahit olmaması gereken bir şeye” şahit olduğu yönünde en başından beri. Yani böyle bir durum var ama Güran ailesi çok güçlü ve devlet onlara güveniyor. Düşünebiliyor musunuz, kayıp ihbarını yapan amcanın kendisi ve şu an tutuklu. Tutuklanana kadar da bir hafta boyunca arama çalışmalarını da jandarmayı da o yönetti.
ARAMA ÇALIŞMALARINI AMCA YÖNETTİ
Yani arama çalışmalarını katil şüphesiyle tutuklanan amca yönetti. Bütün gazetecilerin telefonuna çıkıp, televizyonlara bağlandı. Oysa kolluk kuvvetleri oradaki herkesi ‘şüpheli’ olarak görüp o şekilde muamele etmeliydi. O yapılmadığı için adam resmen süreci yönetti ve ona göre de organizasyonu yaptı. Resmen yanlış yönlendirdi. Onun yönlendirmeleri doğrultusunda Jandarma Komutanı “Ulaşıyoruz, bir müjde vereceğiz” diye açıklama yaptı. Bunlar soruşturma makamının içine düştüğü çok büyük yanlışlar.
‘ADAMIN TAVRINI GÖRSENİZ ŞAŞIRIRSINIZ’
Kendisi devlet için ‘muteber bir şahıs’ ve aile muteber bir aile. Hepsi onun verdiği güvenle davranıyor. Verdiği ifadelere bakın, hâlâ büyük bir güven içinde. O kadar fütursuzca cevaplar veriyor ki. Bizim sorguya giren bir arkadaşımız aynen şöyle dedi; “Adamın tavrını görseniz şaşırırsınız. O kadar kendini güçlü hissediyor ki. ‘Bana bir şey olmaz’ düşüncesi o kadar kuvvetli ki umursamıyor bile cevap verirken. Savcı öyle sorular soruyor ki. Aslında bir feodal yapı içindeki bir kişinin savcıya ‘Sen bana nasıl böyle bir soru soruyorsun?’ diye tepki vermesi beklenir. Ama gayet doğal karşılıyor. Çok rahat.”
AİLENİN BİR ADLİ TIPÇIDAN GÖRÜŞ ALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Ben bu süreçte ailenin kendilerine yakın ya da kendilerine önerilen bir adli tıpçıdan görüş aldıklarını düşünüyorum. Normalde ilk akla gelen cesedi gömmektir bu durumlarda. Oysa çocuğun o şekilde suya gömülmesi, üzerine taş konulması önemli detaylar.
Adli Tıp ön raporu açıklandı biliyorsunuz. Narin’in üzerinde başka birinin DNA’sına rastlanmadığı söylendi. Çünkü o kadar uzun süre suda kalan ve çürümenin gerçekleştiği bir bedende delil bulmanız zordur. Belli ki birileri bunu onlara söylemiş. Suyun delilleri çürüteceği bilerek çocuk dere yatağına gömülüyor. Ve hâlâ örgütlü bir tavır var. Hiç kimse tam gerçeği anlatmıyor.
Bir diğer konu da ailenin yaptığı o yazılı açıklama. Onun ailenin açıklaması olduğunu asla düşünmüyorum. Çünkü bir gece önce birçok milletvekili zaten ailenin yanındaymış.
Narin Güran’ın ailesi: Dış güçler ve yerli uzantıları bizi karalıyor. Narin Güran’ın ailesi: Dış güçler ve yerli uzantıları bizi karalıyor
Hangi partiden olduklarını bilemiyorum. Ama bölgeyle çok yakın ilişkileri olan bir arkadaşım anlattı; bu açıklamanın yayınlanmasından bir gece önce bir kısım milletvekillerinin orada olduğunu. Ve sonuçta devlet diliyle yazılmış bir açıklamadan bahsediyoruz.”