Bağırsaktan vuruyor! Görülme yaşı 20’lere düştü: İlk sinyali böyle veriyormuş, işte çaresi
Pek çok insan yetişkinliğin ilk 10-15 yılını kariyerine odaklanmak, yeni arkadaşlar edinmek hatta bir eş bulmak, dünyayı dolaşmak veya sadece eğlenmek için bir keşif dönemi olarak görüyor. Bu sebeple ne olursa olsun akla gelen son şey ölüm ve kanser oluyor. Ancak günümüzde kanser daha genç yaşlarda, 50’li yaşları bile görmeden ortaya çıkıyor. Bunlara ‘erken başlangıçlı’ kanserler adı veriliyor ve yetişkinlerde 18-49 yaşları arasında teşhis ediliyor. 50 yaşın altındaki kişilerde teşhis edilen kanser vakaları dünya genelinde yüzde 79 oranında şaşırtıcı bir artış gösterdi.
Mart ayında dünyaca ünlü bilim dergisi Nature’da yayınlanan çalışma da erken başlangıçlı kanserlerin artışına dikkat çekti. Araştırmacılar ipucu bulmak için tümör genetiğine, diyet değişikliklerine ve mikrobiyom kompozisyonuna baktılar. Peki, gençler arasında kanser neden hızlı şekilde artıyor? Bu, daha genç yaşlarda kanser taramasına başlanması gerektiği anlamına mı geliyor? Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral’a sorduk.
1- GENÇ YAŞTA NEDEN KANSERE YAKALANIYORUZ?
“Ömür uzadı, insanlar artık daha uzun yaşıyor ancak kanserler daha genç yaşta görülmeye başladı“ diyerek konuya giriş yapan Prof. Dr. Vedat Göral, kanserin birçok sebebi olduğunu ancak bunlardan ilkinin yanlış beslenme alışkanlıkları olduğunu şöyle dile getirdi:
“Özellikle gençler ev yemeği yemiyorlar. Genellikle fast-food, hazır ve paketli gıda, asitli içecekler tercih ediyorlar. Bunlar bağırsak mikrobiyatası için kötü. Biliyorsunuz bağırsak mikrobiyatasında iyi bakteriler ve kötü bakteriler var, bu normal bir insanda denge halinde çalışır. Ancak birtakım katkı maddeleri, paketli gıdalar bu düzeni bozar. Bir de çok gereksiz yere antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar kullanılması da bağırsaktaki iyi bakterileri yok ediyor. Bütün bunlar birçok hastalıkta etkili insülin direncine yol açıyor, karaciğer yağlanmasına sebep oluyor. Çocuklarda çok fazla karaciğer yağlanması ve obezite var. İnsülin direnci olan vakalarda yine kalın bağırsak, karaciğer kanseri artıyor.”
“50 yaş ve altında yapılan çalışmalar göstermiştir ki 29 kanser türü artıyor. Toplumda sık görülen kanserler daha erken yaşa düştü. 50 yaş altında farklı kanser türleri ortaya çıkmıyor, toplumda sık görülen kanserler erken yaşa kaydı. Mesela kalın bağırsak kanseri giderek artıyordu, gençlerde de artıyor. Meme, akciğe gibi kanserler de öyle. Karaciğer kanseri veya kan hastalıklarına bağlı kanserlerin çok artmadığını gözlemliyoruz. Toplumda sigara kullanımı, çevresel maruziyet, hava kirliliği, katkı maddeleri ve alkol tüketimi, radyasyon bunlar tetikleyici etkenler. Ayrıca yeni jenerasyon turşu tüketmiyor, halbuki biz insanlara probiyotik öneriyoruz. Özellikle lahana turşusu çok iyi bir probiyotik. Ancak gençler maalesef bundan mahrumlar.“
Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar: Uzun süredir kanserin başlangıç yaşının erkene çekildiğini biliyoruz. Bununla ilgili ‘Yüzde 100 bundan kaynaklanıyor’ cümlesini kullanmak çok zor. Mesela sigarayla ilgili artık her şey çok açık. Kanser üzerindeki en büyük etkendir. Ancak yediğimiz sebze, meyvedeki tarım ilaçlarının ne olduğuna dair birçok kişinin fikri yok. Herkes biliyor ancak bunun nelere yol açtığını doktorlar dahi hiç kimse net olarak söyleyemiyor. Obezite, çok ciddi boyutta yaygın. Bugün yazın bir sahil kenarına gittiğinizde 10-15 yaşındaki çocuklarda bile obeziteyle karşılaşıyoruz. Sigaraya başlama yaşı düşmeye başladı. İşlenmiş gıdaların tüketiminde de çok ciddi bir artış var. Zaten dikatimizi şu çekiyor, Nature dergisindeki çalışmada da bu vurgulanıyor: Sindirim sistemi tümörleri daha ön planda. Bu da söylediklerimle birebir bağlantılı. Ne kadar kötü beslenirseniz, bağırsak mikrobiyatınızı ne kadar kötü hale getirirseniz kanser riskinizi o kadar artırıyorsunuz.
2- KANSER TARAMA YAŞI ERKENE ÇEKİLMELİ Mİ?
Kanser yaşının düşmesiyle birlikte akıllara gelen bir diğer soru ise taramaların ne zaman yapılacağı. Kanser taramasına daha genç yaşta mı başlamalı?
Prof. Dr. Vedat Göral: “Taramayı da erkene çekelim mi?” sorusu önemli bir soru. Bence de yapılabilir. Mesela kalın bağırsak kanserlerinde 50 yaş civarı tarama yapılıyordu, 45’e çekildi. Belki 10 sene sonra 40 yaşına çekilecek. Bir de toplumda tarama zihniyeti, check up zihniyeti pek yok. Risk gruplarının belli dönemlerde bir taramaya girmesi lazım. Erken tanı için önemli. Gençlere sağlık konusunda eğitim vermek lazım.
3- KANSERDEN KORUNMAK NE KADAR MÜMKÜN?
Günümüzde birçok insan sağlıklı yaşam şeklini benimsemeye çalışıyor. Sağlıklı yaşam formunu benimsemek kanser için ne derece koruyuculuk sağlıyor? Kanserden tamamen korunmak mümkün mü?
Prof. Dr. Vedat Göral: Kanserin birçok sebebi var. Ancak bunlardan en önemlisi hareketsizlik ve yetersiz beslenme. Tek başına yürüme bile kalın bağırsak kanserini yüzde 10 azaltıyor. Yürümenin inanılmaz faydaları var. İnsülin direncini kırıyor, karaciğer yağlanmasına iyi geliyor, obezite riskini azaltıyor. Mümkünse haftada 5 gün 45 dakika düzenli yürüyüş yapmak lazım.
Bir de plastiklerden de uzak durmamız gerekiyor. Karton bardaklarda var, içtiğimiz şişelerde var, çatal, kaşık elbise, ilaçlarda her şeyde var. Ancak her plastik aslında kötü değil. Özellikle 2 ve 5 numaralı plastikler sakıncalı değil. Diyelim plastik bir şey aldık. Altında veya yanında üçgen şeklinde bir işaret olur, o üçgenin içinde bir rakam var. Eğer o 2 ila 5 arasında ise sorun yok. Ancak 1, 3, 4, 6,7 numaralı plastikler sağlık açısından sakıncalı. Plastiği bir an önce terk edip cam kaplara yönelmemiz gerekiyor. Çocukların evden götürdüğü plastik kaplardaki yemeklere plastik geçiyor. Dolayısıyla özellikle çocuklarımızı korumamız gerekiyor diye düşünüyorum. Çocuklarımıza asitli içecekler, yağlı ve fast food yiyecekler çok fazla almayalım. Bir de vücut kitle indeksine uygun kiloda olmak lazım.
Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar: Kanserde bireysel bazlı her şeyi açıklamak mümkün değil. ‘Ben çok sağlıklı yaşadım. Sigara, alkol kullanmadım neden oldu?’ sorusunu duyabiliyoruz. Yaşam koşulları, iyi beslenme, spor bunlar kanserin riskini yüzde 35-40 oranında azaltabiliyor. Tamamen sağlıklı besleniyoruz, sporu düzenli yapıyoruz asla kansere yakalanmıyoruz gibi bir durum tabii ki yok. Komplike bir neden olmasından çok yaşam tarzımızın özellikle yağlı beslenme ve kullandığımız şeylerin etken olduğunu düşünüyorum. Ancak yüzde 15 oranında tüm kanserlerde kalıtsal geçiş söz konusu.
Ülkeler artık çocukları daha küçük yaşlardan itibaren korumaya almak zorunda olduğunu bilmek zorundalar. Tarım ilaçlarının denetimi konusunda büyük eksiklik var. Hazır gıdalar, işlenmiş şekerli yiyecekler her şekilde önümüze çıkıyor. Siz aslında çocuğu doğduğu andan itibaren düzgün ve sağlıklı beslemek zorundasınız. İşlenmiş gıdaları az yedirmek, obeziteye olabildiğince savaş açmak gerek. Mesela sigaraya savaş açıldı, ABD’de akciğer kanseri oranları düştü. Gerçek anlamda savaş açılabilse bu genç ölümlerin daha da azaldığını göreceğiz. Sporun bütün kanserler üzerinde çok önemli etkisi var.
Her iki uzmanın son olarak ortak uyarısı ise şu yönde: Boyunda şişlik, ateş, halsizlik, izah edilemeyen kilo kaybı, dışkıda kan, idrar renginde bir değişiklik, cilt renginde sararma, iştahsızlık ve kansızlık gibi belirtilerde mutlaka bir uzmana başvurun.