Ekonomistler, Kara Para ve Dolandırıcılık Olaylarının Ekonomik Boyutunu Ortak Noktalara İşaret Ederek Anlattı

Gündemde kara para ve dolandırıcılık haberleri her gün yeni bir gelişmeyle yer edinirken, bunların ekonomik boyutu da sorgulanıyor. Önemli iki ekonomist Prof. Dr. Aylin Seçkin Georges ve Dr. Mahfi Eğilmez, bu konuda aynı noktaya işaret eden tespitlerle bulundu.

Gündemin ana maddeleri dolandırıcılık ve kara para olurken, ekonomide bu paraların boyutları kayıt dışı bir büyüklük yaratması açısından devletlerin gelirlerinde büyük vergi kaybına yol açmasıyla önemli oluyor.

Arda Turan ve Fatih Terim’in isimlerinin başrolde olduğu bankacı Seçil Erzan’ın yargılandığı dolandırıcılık davasında her gün yeni gelişmeler izleniyor. Davada Turan ve Terim dışında 18 ismim geçerken, milyon dolarlar ve milyon liralara elden teslimle, kayıt dışı bir trafikle konuşuluyor.

Dolandırıcılık öncesinde de haftalarca konuşulan ve halen de dava süreci devam eden fenomenler sürecini bu başlıkta unutamayız.

Kara para aklama konusunda belki de örnek teşkil edebilecek bir dava süreci izlenirken, fenomenlerin kısa sürede zenginleşmesi bir yana ortada dönen rakamların büyüklüğü de baş döndürüyor.

Kara para, dolandırıcılık, sazan sarmalı, ponzi gibi gündemlerle meşgul olurken, bu paraların hepsinin kayıt dışı boyutunu önemli iki ekonomist inceledi.

Kanada Ottawa Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olan Prof. Dr. Aylin Seçkin Georges, ekonominin alternatif alanları konusunda birçok bilgilendirme yapıyor.

Prof. Dr. Seçkin, PolitikYol’da ‘Kolay, hızlı, tatlı: Kara para’ başlıklı yazısında, son dönemde yaşananların aslında ekonomide uzun bir sürecin getirdiği son olduğunu anlatıyor.

Yasa dışı yollarla elde edilen ve suç ekonomisinin gelirlerinin tamamı “kara para” olarak isimlendirilirken, buna borsada içerden alınan bilgiler, uyuşturucu, silah, insan kaçakçılığı faaliyetleri ya da yasa dışı bahis gibi tüm gelirler dahil.

Bu kazançların hepsi ‘kirli’ olurken, ‘aklanması’ gerekiyor.  Ülkelerin kara paraya geçit vermek istememe nedenlerinin başında, vergi dışı olması ve devletin kontrol edemediği alanların finanse edilmesi geliyor. 

Türkiye’nin ekonomik yapısında kronik cari açığa dikkat çeken Aylin Seçkin Georges, yabancı finansman ihtiyacının doğrudan ya da dolaylı yabancı sermaye, dış borçlanma ya da IMF gibi kaynaklardan karşılandığını da hatırlatıyor.

Dünyada kara para ile mücadelede Türkiye’nin de üye olduğu Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force-FATF), Türkiye’yi bir süredir gri listede tutuyor ve Mehmet Şimşek de bu konudaki iyileşmeleri kendi sosyal medya hesabından paylaşıyor. Türkiye dünyada kara para ile mücadeledeki uluslararası tüm iş birliklerinde yer alıyor.

Hükümetin kara parayla mücadelede geçmiş dönemlerinde adımlar attığını belirten Aylin Seçkin Georges bunları yeterli bulmazken, son dönemdeki sorunun ana kaynağında ‘varlık barışına’ işaret ediyor.

Varlık Barışı düzenlemeleri 2008, 2013, 2016 ve 2023 yıllarında yapılıyor.

Varlık Barışı, sistem dışı olan para, altın, döviz, sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar gibi servetlerin kaynağı sorulmadan sisteme dahil olmasına deniyor.

Cumhuriyet tarihinde 2008 öncesi hiçbir zaman Varlık Barışı uygulanmazken, 2008 yılında ilk düzenlemede 47,3 milyar lira seviyesinde ciddi bir kaynak sisteme giriyor.

Yaklaşık 39 milyar dolar tutan bu miktarın ne kadarının tahsil edildiği bilinemeyen 1 milyar 600 milyon lira (yaklaşık 13 milyar dolar) vergisi de gelir hanesine yazılıyor. 

İkinci Varlık Barışı olan 2013 yılındaki düzenlemede yüzde 2 vergi oranıyla 69 milyar 830 milyon lira (yaklaşık 37 milyar dolar) varlık geliyor ve bunun tahakkuk  eden vergisi 1 milyar 480 milyon lira oluyor. Ancak 170 milyon TL (yaklaşık 89 milyon dolar) vergi tahsil ediliyor.

2016 yılındaki Varlık Barışı önemli görülürken, farkı da “sıfır vergi” ve “incelemeye tabi olmaması” oluyor. Barışılan varlık miktarı bilinmiyor.

2022 yılında ekonomistlerin dikkatini çeken ödemeler dengesindeki (cari denge) cari açığın önemli bir kısmının finansmanı olarak bahsedilen yani Net/hata noksan hesap kalemindeki 26 milyar burada en çok dikkat çeken kısım oluyor.

Son günlerden elden teslim edilen paraların uzmanların eleştirdiği şekilde kayıt dışında olmasının bu durumun en basit göstergesi olduğuna değinen Prof. Dr. Aylin Seçkin Georges, fenomenlerin, son dönemde yakalanan mafya üyelerinin haberlerine de dikkat çekiyor.

Aylin Seçkin Georges, Türkiye’de son yıllarda yaşanan, ‘Rıza Sarraf, Sezgin Baran Korkmaz, Dilan Polat, Thodex’in kurucusu, Çiftlik Bank’ın Mehmet Aydın’ı, Taşkesenoğulları ailesi, Banka Müdiresi Seçil Hanım, sosyal medya fenomenleri hepsi de bu tesadüfen patlayarak ortaya saçılan kolay para avcı ve toplayıcılık sisteminin figüranlarındandır’ dedi.

Hangi işletmeler dikkat çekiyor?

Özellikle satış ve hizmet adedi çok yüksek olan işletmelerdeki fatura veya fiş alınmaması, kuruluş sermayelerinin düşük olması, kayıt dışı istihdam gibi kalemlerin yüksek olduğu güzellik salonları, oto yıkama, fastfood, gıda, ‘bir milyoncu’ diye bilinen indirimli dükkanlar, online kozmetik gibi alanların daha sıkı denetlenmeleri gerektiğinin de altını çiziyor.

Mahfi Eğilmez de “Kara Para Aklama, Ponzi Oyunu, Mafya ve Faiz İlişkisi”ni yazıyor. Ödemeler dengesindeki net hata ve noksan kalemindeki 2022 yılında yaklaşık 26 milyar dolar fazlaya dikkat çeken ünlü iktisatçı da bu miktarın 5-6 milyar dolarlık kısmının açıklamasının mümkün olabileceğini ancak yıllık cari açığın (49,1 milyar dolar) yarısından fazlasının açıklanmasının mümkün olmadığını söylüyor.

‘Türkiye’nin bir süredir tam anlamıyla bir uyuşturucu-kara para-mafya ağının içine düştüğünü ortaya koyuyor’ diyen Eğilmez, görünen kısma değinirken, yakalanmayan, fark edilemeyen, ortaya çıkmayan ilişkilerin boyutunu da sorguluyor. 

Türkiye’de Ponzi’nin en kapsamlı 1980’lerde bankerlik olaylarıyla yaşandığını söylerken, ‘normal olarak bu olayın tekrarlanmaması gerekirdi ama o tarihten sonra defalarca tekrarlandı’ diye de ekliyor Eğilmez.

Son yıllarda bu olaylarda patlama yaşanmasına da değinirken, güvenlik, yargı, af, kısa yoldan zengin olma, siyaset ve bürokrasinin süphe altında olmasının yanında faiz, enflasyon etkilerine de dikkat çekiyor.

Daha fazla getiri elde etmek isteyenlerin Ponzi fonlarına girmesinin, ekonomiyi canlı tuttuğuna değinen Mahfi Eğilmez, bütçe açıkları büyümeden ekonomideki büyümenin sürdürüldüğüne dikkat çekiyor.

İki önemli uzman da ortak şekilde iki önemli konuya değiniyor: Biri net hata noksan hesabı oluyor, diğeri de 2021 yılında uygulanmaya başlanan ekonomi politikaları. Bunun toplumdaki sosyal dinamikleri etkilediği düşünülüyor.

İki yazıdan da en önemli iki cümle şu şekilde not düşülüyor: 

Aylin Seçkin Georges: ‘Kayıt dışı ekonominin Türkiye milli gelirindeki payı yüzde 31,2, ABD’de bu oran yüzde 7,8.’ 

Mahfi Eğilmez: ‘Faiz, tek başına bir ekonomiyi batırma gücüne sahip olsa da tek başına bir ekonomiyi kurtarma yeteneğine sahip değildir.’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir